EVLİLİK


30.21 - Kendileri ile 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefslerinizden eşler yaratması ve aranızda bir meveddet ve rahmet var etmesi de, O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda, tefekkür edebilen insan toplulukları için gerçekten deliller vardır.


Uzaklarda arama.. Evlilikte mutluluğun formülü bu ayette.. Onlarca mutluluk rehberi olduğu iddiasındaki kitaplar, yaşam koçları, ilişki danışmanları gezip dolaş ve nihayetinde döneceğin yer Gökleri ve Yeri Yaratan Tanrı’nın bu apaçık ayeti olacaktır yine.. Meveddet ve Rahmet olursa, işte ancak o zaman Sükun olur diyor Rahman. Meveddet aşk, sevgi, hoşlanma, beğeni, cinsel çekim, tutku gibi tüm benzer konular.. Ama tek başına yeterli mi? Hayır. Rahmet de olacak diyor bakınız sükun için Rahman. 


Sükun, kalbin, ruhun, bedenin o kişide sakinleşmesi durulması huzura ermesi iç çığlıkların susması kesilmesi.. Tıpkı çığlık çığlığa meleyen bir kuzunun ya da miyv miyv diye göğü yeri inleten bir kedi yavrusunun annesini yanında hissedince onun kucağında sakinleşmesi sükun bulması huzura erişerek çığlıklarının kesilmesi gibi.. O kişinin senin için tüm benliğiyle meskenin, yuvan olması.. Sükun, سكن (SeKeNe) kökünden gelmekte ve en özünde kesmek, kesilmek anlamı yatmakta.


Unutulmasın ki her iyiliğin de, her kötülüğün de, her fiilin de karşılığı yine kendi cinsindendir.


Mesken, İskan, Teskin, Sükun, Sakinlik, Sekine istiyorsan Miskini (Yoksulu) doyur. Hepsi de Kuran’da 69 defa geçen سكن kökünden.


سكن kökü Yusuf Suresi 31. ayette bir kez de kesen şey olan Bıçak anlamında geçmekte:


Kadın onların oyunlarını işitince, onlara haber gönderdi. Kendilerine, yaslanarak yiyebilecekleri bir sofra hazırladı ve her birine bir Bıçak verdi. Yusuf´a: "Karşılarına çık." dedi. Nihayet Yusuf´u görünce onu öylesine yücelttiler ki, kendilerinin ellerini kestiler. Şöyle dediler: "Aman Allahım! Bu bir insan değil; asil bir melek bu!"


Hani hatırlarsın şehirde Aziz’in karısı hakkında Yusuf’un aşkından ölüyor tutkudan yüreği parçalanıyormuş diye dedikodu yayan kadınlar bunlar..


Nefsi (Soul) bir türlü Teskin olmayan, kusur arayıcı, kınayıcı, dedikoducu gönüller, Sükunun pürüpak ve asıl halini gördüklerinde; kendi elleriyle tuttukları Bıçak kendi ellerini keser. Zaten ortada bir Bıçak varsa o muhakkak bir şeyleri kesmez mi.. Kadınların bu hâli nefsi emmarenin kesilip, nefsi levvameye (başkalarını kınamayı bırakıp kendi kendini kınamaya başlayan insan) geçişin bir örneği olarak not düşülsün. Bununla birlikte nefsleri henüz kendilikleri ile o kadar meşgul ve çiğ olacaktı ki Yusuf’un suçsuz yere zindana gönderileceğini bizzat Züleyha’nın ağzından işittikleri halde bu haksızlık ve zulme karşı sessiz kaldılar ve o zulme ortak oldular..


12.32 - Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise kendini korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak."


سكن kökü ayrıca سلم yani İslam kelimesinin kökünün benzeşen akraba köküdür. İslam’ın yani Türkçesi ile esenliğin özü kişiye sükun getireceği gibi, İslam’ın temeli ise dayanışmadır. Keza İslam’ın direği sayılan namazın Arapçası salat kelimesi dayanışma anlamına gelen صلو kökünün terminolojik anlam ifade eden bir kelimeye dönüşmüş halidir.


Sebilillah yani Allah’ın Yolu kelimesi de Kuran’da 69 defa geçmektedir. Allah’ın yolu ise İslam’dır. O halde o 69 defa tekrarlanan yolun 69’unda da esenlik ve sükun için miskin yani yoksul ihtiyaç sahibi unutulmasın.


Psikanalitik bir yaklaşımla ise, rüyanda sık sık bıçak figürü görüyorsan, belki de sükuna olan özlemindendir bu..


O halde ne duruyorsun, Miskini Doyur Gözet. Hemen, Şimdi.


69.34-35 Ve ihtiyaç içinde olanları (miskini) doyurmak için hiçbir istek ve kararlılık duymadı. Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur.


İşte سكن kökü bizim için sıcak dostun sıcak meskenin kapısı.. Sükun, bu dünya için de ahir olan için de en hayırlı nimetlerden birisi. Rabbimiz olan Allah eşler arasında ancak ve ancak meveddet ve rahmet mevcut ise o durumda aralarında sükun garantisi veriyor. Bununla birlikte günümüzde insanların çoğunluğu bırakınız meveddet ve rahmet ikilisini, meveddetin sadece alt başlıklarından birisi olan görsel beğeni ya da fiziksel çekime kapılarak adım atıyorlar. Aramızda rahmetten bir emare var mı diye göz ucuyla dahi bakan zaten neredeyse hiç yok, sonra da neticeler hüsran olabiliyor ya da istenmeyen, içe bir türlü sinmeyen ama devam eden ilişkiler ne yazık ki..


Bir kadın ve erkek arasındaki Rahmetin alt başlıkları neler diye düşünürsek; merhamet, şefkat, tolerans, bereket vb. gibi rahmete dair Kuran’dan birçok alt başlık sayabiliriz.. Yüzünü Rabbi’nin tertemiz yoluna çevirmiş Mümine bir kız ile layıkıyla Mümin olma gayretindeki bir erkeğin aralarında eğer meveddet oluşmuş ise rahmetin oluşması da kaçınılmazdır..


Onlar ki birbirlerini kırmazlar, birbirlerine karşı tahammüllü olurlar, birbirlerine şefkat duyarlar. İşler kötü gittiğinde birbirlerine seslerini yükseltmezler. Sözün en güzeli ile birbirlerine hitap ederler. Birbirleri için birer emanet olduklarını bilirler. Canları birbirlerinin canları, kalpleri birbirlerinin kalpleridir..


Birbirlerinin, her güzelliğin her nimetin daima daha iyisine sahip olmalarını isterler.. Birbirlerine yardımcı, birbirlerinin işlerini kolaylaştırıcı olurlar. Yapılacak her işte birbirlerinin içlerine sine sine o işten keyif almalarını sağlarlar.. Düşsem de neden düştün diye kızmaz, daima elimden tutup kaldıracağını bilirim güvenini verirler birbirlerine.. Birbirlerini el üstünde tutup, birbirlerini bu dünya nimetlerinin en güzel nimeti olarak görüp, kıymet verip, birbirlerini kendilerine lütfeden Rableri’ne şükürdar olurlar.


Peki kimdir ki bu elmanın diğer yarısı?


İnsanların çabalamaları “türlü türlü” dağınık dağınık farklı farklı der 92. surenin 4. ayeti..

92.4 - İnne sa'yekum le şetta. 


Ayetin sonundaki türlü türlü, çeşit çeşit, parça parça, hatta birbiri ile çelişen parçalar anlamlarına gelen şetta kelimesinin kökü شتت kökünün geçtiği tüm ayetlerdeki oturduğu bağlamı tedebbür edelim.. Kuran’da 5 defa geçmekte.


Örneğin, 20.53’te; gökten inen su ile çıkan (yerden ihrac olan) “türlü türlü” dişili erkekli bitkiler için geçiyor.. 


Her biri farklı işlevde, farklı kokuda, apayrı renklerde ancak bitki olmaklıkla ve gökten inen rahmetle bitmeklikle özünde ortaklar.. Kimisi sedir ağacı oluyor.. Kimisi eğrelti otu.. Kimisi de ylang ylang çiçeği.. Her biri ayrı ayrı faydalı ve etkili bir şekilde sistem içinde.. Maslahatına göre kimisi köklerini derinlere salmayı seviyor kimisi çok az kökle suyu buluyor bir şekilde..


99.6’da da aynı kelime kökü; mahşer gününde farklı farklı “türlü türlü” bölük bölük insan tiplerinin kümeler halinde bir araya getirilmesi bağlamında kullanılmakta.. Ama o gün kimsenin kimseye bir faydası yok artık elbette.. Herkes kendi amellerini (eylemlerini) görecek o gün.. Sedir de görecek, nar ağacı da görecek, patlıcan da, biber de, sarmaşık da, nergis de, kızılcık da.. Ve elbette çilek de...


71.17’de ise Nuh Aleyhisselam’ın ağzından, Allah sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi, ayeti söyletiliyor. Aslında ayette “gibi” kelimesi yok, yalnızca Türkçe idraki zor olduğu için dikkati oraya toplamak adına parantez ile bıraktım. Bitkinin bitmesi ile bizim yaratılışımız ve hatta devam ayetinde (71.18) yerden diriltilerek çıkartılışımız (aynı ihrac fiili yukarıda geçen 20.53’te bitkinin yerden çıkartılışı olarak geçmekte), “gibi” dahi denmeden doğrudan aynı tutuluyor bitkiler ile..


Yeryüzünde yaklaşık 390 bin çeşit bitki türü varmış bu arada. Her bir bitki türüne bir insan tipi desek, her insan tipolojisinden yaklaşık 20 bin insan eder. On bin dişi, on bin de erkek.. Ara bul elmanın diğer yarısını..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUR’AN’I NASIL OKUMALIYIZ?

MUVAFFAKİYET

GIDALI ŞİİRLER