BETELGEUSE
BETELGEUSE
Unutulmuş bir
Demantoid kule duvarı
Yazılan bir yansıma
Sesini unutan bir
Eski kadavra..
Yazı bende
Yakalanan bir ateş böceği..
Nedensiz bir kelam,
Kasideler bir sessizlik..
Daha da kötüsü
Uçan bir balon var
Yaralı bir bulut da..
Sesini arayan bir balon belki
Bir çocuk sesinden
Sevinen bir peri
Açılmış kalbi
Yıkayacaklar
Altın bir leğende..
Yetsin artık..
Aydınlık bir zamansızlık
Nereden geldiği belli olan
Bir ışık
Yakut bir umut
Demantoid bir özlem..
Kadife bir pazartesinin
Gümüşten kaşıklarıyla
Resimler çizen
Perşembe bir yarını..
Yana yana
Odundan bir küle
Çevrilen
Ipıssız bir ırmak..
Ateşi aynı ateş
Sessizliğinden
Bir seda doğmuş
Aynı mısra..
Gülümsedim..
Doğruldum..
Bir daha baktım aynaya..
Aylarca uğraştığı tablosuna
Son bir fırça darbesi atan
Bir Van Gogh
Fırçası gibi
Boyadım son kareyi..
Denizi aynı deniz..
Sebebini aradım..
Buldum da..
Bulur bulmaz da
Van Gogh’u ödemeli aradım,
Malum yıllar eski,
Santraller ışık yılı uzaklıkta..
Eski kulağı kesiklerden
Kim kaldı dedim
Hemen anladı kim olduğumu,
Atla çabuk gel baco
Olay var dedim..
Baktım harbiden dört nala
Doru bir atla geliyor
Köroğlu mübarek
Kulak sıkıntı
Şimdi bir de göz mü dedim,
Zaten sıkıntı olmasa
Çizdiklerinde meymenet olur
Eğrili büğrülü kasideler bir sessizlik?
Üzüm buğusu bir ümidin
Geceler boyu yol tutmuş
Yıldızlardan adlanmış atlarıyla
Vardık kuytu bir ormanın
Daha da kuytu derinliklerine.
Seslerden bir sesi
Rabbisi’ne seslenirken bulduk..
Sen ne güzel Yaratansın..
Sen ne güzel sözlü bir insansın..
Nedir adın..
Davud.
Artık üç kişiyiz.
Biz aslında hep üç kişiydik.
Bir ben
Bir ben
Bir de ben..
Erguvanlar saçılmış
Derya olmuş bir ırmak boyu at sürdük
Ölmüş de öylece kalmış
Güneşlerin soğuğunda..
Allah’ın Selamı
Gurafan dostları üzerine olsun..
Aleyküm Selam dedi Talut..
Sınavdır bu ırmak
Sınavdır susamak
Bir avuçtan gayrısı uzak
Rab’dir hakikat..
Talut yükselttikçe yükseltiyordu sesini..
Van Gogh eğdi kulağını sordu,
Ne dedi ne dedi
Irmaktan ırmaktan içmiyoruz
Tatava yapmayıp basıp mı geçiyoruz?
Dedim boşver baco..
Bizlik bi durum yok,
Bize zaten her ırmak
Olmuş külden ateş böcek..
Davud keyiflendi
Ne de güzel olsa gerek
Ölmeden ölmek..
Ne de güzel olsa gerek
Soğuk demir yarası..
Irmağa doğru sesleniyordum
Sükun sandıkta mıdır
Bıçak mıdır sandık..
Üçümüze döndü
Delilerden sen anlarsın
Konuş onlarla dedi Talut,
Vang Gogh’la birbirimize baktık..
Birgün dönüp bakınca düşler..
Düşler dedi Davud..
Hızlı çevirelim o halde
71 yaz
Dedim yok yok
76 olsun..
Koz sinek.
Düşlerden sen anlarsın
Konuş onlarla..
Pek az vaktimiz var
İşte şu sinek onlusu..
İşte bu da Gurafan.
Bir avuç dahi içmiyoruz dirsekse dirsek
İşte bu da aslardan sinek..
Demir demirde gerek..
Üzüm buğusu bir ümidi
Bir daha bilmemek
Bir daha görmemek..
Kalbimi
Irmağın arkasında bırakarak
Betelgeuse’un ferahladığı yerde
Pek azlarıyla beraber
Delerek geçtik ırmağı..
Sesler artık kapkara ve demir..
Davud da Davud’tu ha.
Üzüm buğusu bir düşün
Betelgeuse bir dünün
Gurafan bir yarınında
Rabbisi’ne seslenen
Davud da Davud’tu ha.
Demirden ırmaklardan geçtim de
Bir perde çektim
Bir avuç gözyaşına..
Beyaz kefenim öldü.
Çırpınışları bir kedinin patilerinde
Mavi ırmaklar gibi soldu..
Mavi beyaz patiskalardan bir şiirde
Kalbini kaybettiği yerde arayan
Kaptan Ahab öyküsü gibi buruk..
Beyaz kefenim öldü.
Düşler karıştı manolyalardan bahçelere
Sil baştan bir rüyanın içinde
Buzdan bir özgürlüğe
Yan yana uzanmak gibi..
Kalbimi kaybettiğim yerde
Üzüm buğusu bir düşün
Buzdan kulelerinin içinde
Kuytulardan bir sandıkta
Sekine ile
Bul beni..
Ama artık dünün vakti geldiyse
Betelgeuse parlasın diye
Benden bir ben yok beni..
Yokum derken
Var olmayan beni
Bul beni..
Biz zaten kaç kişiydik
Hep üç kişiydik..
Bir ben
Bir ben
Bir de ben..
27 Kasım 2020
Yorumlar
Yorum Gönder