TARIKÎ MUSTEKÎM TA HÂ

Taha suresi 6. ayette Kuran’da yalnızca bir kez geçen bir kök vardır. ث ر ي Thera / Sera şeklinde okunur. Yeni sürülmüş ekilmeye hazır tazecik nemli toprak..


Tarık ط ر ق ise o tazecik yeni sürülmüş nemli topraktaki ekim yapılacak yollardır. ÖzTürkçe’deki, Tar kökü. Tar, Tarla, Tarım, Tara, Tırmık, Tarığ. 

İngilizce’deki Track, Tractor..

Karahanlı Türkçesi’nde Tarığ Tarımak, Ekin Ekmek, Tohum Ekmek.

Tarığ’dan; Tarla, tohum ekilecek yer, nikahlı eş.


Öte yandan ث ر ي için müteşabih yani benzeşen bir kök ise şudur: س ر ي


Örneğin, 19.24’te Meryem’e alt yanından su arkı “Tahteki seriyya” ifadesi tıpkı Taha 6’daki “Tahtes sera” gibi kullanılmakta.


Meryem, yeni sürülmüş, bağrına yeni tohum ekilmiş tertemiz güzel nemli topraktı. Ve alt yanındaki su arkı da o toprağı sulayan can suyu minik dere. Dolayısıyla Meryem de artık orada Tarık bir yol içerisindeydi bundan böyle. Meryem’e Tarık içerisinde iken tıpkı Musa Aleyhisselam’a, tıpkı Muhammed Aleyhisselam’a denildiği gibi “La tahzen” deniliyor (19.24) o nedenle. Tarık bir yola girdiysen artık tasalanma üzülme hüzünlenme. Şüphesiz ki Allah seninle.


Meryem Annemiz için kullanılan Tahtiha yani alt yanı ifadesi, Altından ırmaklar akan cennetler ayetleri ile aynı formda kullanılmış. Kişi kendi Tarıkı’nın içerisinde, kendi cennetini olgunlaştırmakta aynı zamanda.


İnkâr edip zulme sapanlar var ya, Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir Tarık’a kılavuzlamayacaktır. Cehennem Tarık’ı hariç! Sonsuza dek ebediyen kalacaklardır orada. Allah için çok kolaydır bu. (4.168-169)


Halidin kavramı insanın algılayabileceği ölçekte bir sonsuzlukken, Ebed kavramı algı üstü bir mutlak sonsuzluğu ifade etmektedir. Ebed kavramı Kuran’da Halidin kavramına göre çok daha az kullanılmaktadır. 9 kez cennetler için ki çoğunluğu ya da hepsi Adn Cenneti için ki en üst cennet ya da en üstlerden birisi olduğu çok aşikardır Kuran’da, 3 kez de cehennemler için kullanılır. Ebed Cehennemi, cehennemler arasındaki en zorlu olanlarından olduğunu düşünebiliriz. Görüldüğü üzere kişinin Tarık yol üzere yürüyerek olgunlaştırdığı kendi cenneti de cehennemi de en üst ya da en altlardan bir mertebeyi olgunlaştırmakta.


Taha 77’de Rabbi Musa’ya Tarık bir yol aç ve kullarımı o Tarık yolda yürüt س ر ي dedi. Ve artık o Tarık yola girdikten sonra; lâ tehâfu dereken ve lâ tahşâ. Size yetişecekler diye korkma, endişelenme. Musa ve kavminin denizden geçtikleri yol için Tarık kelimesini kullanıyor ayet. İki su kütlesinin arasından süzülen yol..


Sry س ر ي kökü Tarık bir yolda yürümek.

Su arkından س ر ي gelen suyun yeni sürülmüş, hafif nemli tazecik toprakta dibi besleyerek yürümesi gibi. Diğer örnekler de benzer semantiğe sahip.


Taha 77’nin sonundaki la tahşa kalıbı endişe etme diye çevrilmiş genel olarak. Bununla birlikte tahşa Haşiye خ شي kökünün başında te ت olan formu.


Taha 3. ayette “illa tezkiratel limey yahşa” der; Yahşa olanlar için, safiyane bilgiyi belirli bir yöntemle içeren bir kılavuzdan başkası değil bu Kuran.


Taha 3’te yahşa olmamız gerektiği net olarak söylenirken, Aynı surenin 77. ayetinde ise Musa’ya geriden gelen firavun ve ordusuna karşı “Tahşa” olma deniliyordu la denilerek. Haşiye kökü huşu, çekinmek. O halde huşu ya da çekinmek, yaratılmışlara karşı belirli bir sistematik kalıbın içerisine sokulmaması gereken bir kavram. Öyle olursa bu endişeye dönüşüyor. Kökün başı Te’lisinden ziyade Ye’lisi en doğrusu bizim için o halde.


Ye başta olursa köke şu anlamı katıyor: İlgili kökün ifade ettiği bağlamın gereğini layıkıyla yerine getirmek. Te başta olursa ise, belirli bir doktrin içeren yöntem ve metotlar çerçevesinde kalarak, ilgili kökün ifade ettiği bağlama erişmek. O halde Tarık bir yolda yürümenin belirli bir doktrine uydurulmuş huşusu yani çekincesi olamaz. La denilerek men ediliyor Musa bundan. Çünkü, tahşa olmak, huşu göstermek kendisinden çekinmek bakımından Allah çok daha layık olandır. O halde tarıkı spesifikleştiren tarikat oluşumlarının belirli sistematiklerle el vermek gibi iç sınıfsal hiyerarşi doğuran mekanizmaları da kabul edilemez. Kendisine karşı Tahşa olunmaya layık olan yeganelik Allah’tır. Yollar arasından en güzeli, Tarıkî Mustekîm’dir. Muhlis kulların, rüşdün, erdemliliğin yoludur.


72.16 - Eğer onlar, tarık üzerinde 'dosdoğru bir istikamet tuttursalardı' (tarıkî mustekîm), mutlaka Biz onlara bol miktarda su içirirdik, suvarırdık.


Hani tarlalarda ürünün sebzenin üzerinde yetiştiği hafif yükseltili ekim yerleri vardır, işte TARIK tam da o ekim yoludur. Yanlarından da ekili o yolların sulanması için minik su arkları geçer hani. İşte kişi kendi TARIK’ında istikamet eder yani sapasağlam ve kararlılıkla durursa Allah da o kişiye suyunu ulaştırır ve kişi giderek olgunlaşır, tıpkı o Tarık’taki ürün gibi sebze gibi. Kişi böylece Rabbi’nin izniyle, Tarık’ı üstünde rüşdüne yani olgunluğunun en ileri safhasına doğru yol alır.


Tarık bir yola giren insan Sera’dır artık. Sürülmüş ve ekilmeye hazır tazecik nemli topraktır. Ve o toprağın seriyyası yani ona tertemiz su getiren su arkı ise bizzat Kuran’dır. Bu açıkça Taha suresinin başında söylenmiş. Sıkıntıya düşesin, için daralasın diye değil.. Tertemiz bir su arkı olsun diye indirdik. O halde Taha ط ه ne demek olur? TArık Hİdayet. Ey Tarık Bir Yola İletilen..


Ey Tarık Bir Yola İletilen, biz bu Kuran’ı sana sıkıntı çekip için daralasın diye değil, içi titreyerek çekinenler için ancak öğütle hatırlatma olsun, safiyane doğru bilgiye ulaşma rehberi olsun diye indirdik. (Taha 1-3)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUR’AN’I NASIL OKUMALIYIZ?

MUVAFFAKİYET

GIDALI ŞİİRLER