Kayıtlar

KUŞKONMAZ

Resim
Ah be adam ah be adam Mahvettin yüreğimi.. Selamun Aleyküm Aleyküm Selam.. Abdest mi alacaksın.. Dedim abdestim var.. Vakti bekleyeceğim.. Siyah gözlüklü ölülerini Siyah gözlüklerle alkışladıkları yerde.. Teşvikiye Camii’nin Restorasyon perdesiyle gizlenmiş İnsan geçmez yolunda Perdenin dışında kalmış Dipteki şadırvanın Kimselerin göremeyeceği Arka tarafındaki yalnızlığında, Ah be adam ah be adam Yüzünü ellerinin arasına almış İçin için ağlıyorken buldum seni.. Elimde bir şişe suyla Oturdum yalnızlığının yanına. İnsanlardan utanarak Bir köşeye sindiğin Gözyaşlarının yanına.. Sırtını döndün, Ağladığından utandın.. Bir ihtiyacın var mı abi.. Dedi ben sokaklarda yaşarım Banyo edemiyorum İnsanlardan utanırım.. Al bunu. Dolu gözlerle baktı Sakalının arasından parlayan yaşlardı Temizliği.. Zekat mı dedi. Dedim keşke.. Şu mu dedi.. Dedim değil.. Bu mu dedi.. Durdum.. Dedim Rabbim’in Yüzü.. Dedi Adn.. Tüm dünyalığı Örtüsü içinden sarkan Utangaçlığı al al olmuş Eskimiş çıkınıydı.. O mu çıkınıyd...

KURBAĞALARA BAKMAKTAN GELİYORUM

Resim
Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum Sanki böyle niye ben oradan geliyorum Telaşlı, aç gözlü kurbağalara Bakmaktan Bilmiyorum Bilmiyorum, bilmiyorum Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup Bazen karıştırıyorum. Bize ruha dair pek az şey verildi elbette. Bununla birlikte insanlığın kolektif içgüdüsü tüm tarih boyunca, bedeni ruhun demir parmaklıkları olarak tanımladı. Öyle ki, insanlar en büyük kötülükleri kendilerine yaşatmış insanların dahi ruhlarının arınabileceğini, özgürleşebileceğini varsaydılar. Olumsuzluğu kendisine yakıştıramadığı insanlara ruhsuz dediler. Ruhlu olsaydı ya da ruhuyla hareket etseydi o olumsuzluğu fiile dökmezdi çünkü.. Kötücül fiilleri, bedene, nefse ve aldatıcı şeytana ithaf ettiler. Ruha dair pek de bilgisi olmadığı halde, kolektif insanlık bilinci ruh olgusunu daima özel ve yüce bir konumda tuttu. İnsan ve yalnızca tabiat varken... Ayağa kalkabilecek kudreti olsa kendisini parçalayabilecek yaralı bir kurda karşı onu merhamet ettiren şey neydi.. Büyüdü...

TALAN

Resim
İşte insan talan eden bir varlık.. Geçenlerde yolda yürüyorum işlek bir caddede, 4. levent taraflarındayım. Aşağısında insan kalabalıklarının hiç bitmez olduğu bir cadde ki üzerinde bir apartman penceresi.. 4.- 5. katlardan saçında grilik kalmamış bembeyaz saçlı, kısadan boylu, insan olmaklıkta insan bir yaşlı kadın bir öfke nöbeti içinde o an.. Kapısının önünde bekleyenlere su döküyor yukarıdan ve bir şeyler söylüyor kendince kalabalığa.. Kadın ne olmuş ne bitmiş bilinmez sinir krizi geçirmekte, tonton ve tatlı seksen yaşlarına gelmiş bir nine.. İnsanlar da kadına gülüyor, müstehzi gülümsemelerle aşağıdan ona bakıyor.. Alaysı.. Hani insanlar kedilere de güler. Hayvan sıkılmıştır bunalmıştır delirmiştir. Onun tepkilerine insan güler.. Çocuğa güler bebeğe güler.. İnsan bir sıkımlık canı olan her şeye güler! Kendisine zarar veremeyeceğini hissettiği bildiği, isterse bir sıkımda öldürebileceği her şeyle alay eder insan.. Bu hayatta kalma içgüdüsüne gider özünde! O yaşlı kadına gülen alay ...

BETELGEUSE

Resim
BETELGEUSE Unutulmuş bir Demantoid kule duvarı Yazılan bir yansıma Sesini unutan bir Eski kadavra.. Yazı bende Yakalanan bir ateş böceği.. Nedensiz bir kelam, Kasideler bir sessizlik.. Daha da kötüsü Uçan bir balon var Yaralı bir bulut da.. Sesini arayan bir balon belki Bir çocuk sesinden Sevinen bir peri Açılmış kalbi Yıkayacaklar Altın bir leğende.. Yetsin artık.. Aydınlık bir zamansızlık Nereden geldiği belli olan Bir ışık Yakut bir umut Demantoid bir özlem.. Kadife bir pazartesinin Gümüşten kaşıklarıyla Resimler çizen Perşembe bir yarını.. Yana yana Odundan bir küle Çevrilen Ipıssız bir ırmak.. Ateşi aynı ateş Sessizliğinden Bir seda doğmuş Aynı mısra.. Gülümsedim.. Doğruldum.. Bir daha baktım aynaya.. Aylarca uğraştığı tablosuna Son bir fırça darbesi atan Bir Van Gogh Fırçası gibi Boyadım son kareyi.. Denizi aynı deniz.. Sebebini aradım.. Buldum da.. Bulur bulmaz da Van Gogh’u ödemeli aradım, Malum yıllar eski, Santraller ışık yılı uzaklıkta.. E...